NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَوْفٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
الْيَمَانِ
حَدَّثَنَا
شُعَيْبٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ أَبِي
حُسَيْنٍ
حَدَّثَنَا
نَوْفَلُ
بْنُ
مُسَاحِقٍ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ زَيْدٍ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِنَّ
مِنْ أَرْبَى
الرِّبَا
الِاسْتِطَالَةَ
فِي عِرْضِ
الْمُسْلِمِ
بِغَيْرِ حَقٍّ
Said b. Zeyd'den
(rivayet edildiğine göre) Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Muhakkak ki
Riba'nın en şiddetlisi haksız yere bir müslümamn şerefine (dil)
uzatmaktır."
İzah:
Bu hadis-i şerifte
grybetin haramlık bakımından ribadan daha şiddetli olduğu ifade edilmektedir.
Çünkü ribada kişinin
haksız yere malına tecavüz vardır. Gıybette ise kişinin şeref ve haysiyetine
tecavüz vardır. Şeref ve haysiyyetin ise maldan üstünlüğü aşikardır.
Metinde geçen
"Haksız yere" kaydı, bazı hallerde bazı kimseler hakkında gıybet etmek
hakkının doğduğuna ve bu durumda gıybet etmenin caiz olduğuna delalet
etmektedir. Biz hangi hallerde gıybet etme hakkının doğduğunu (4874) numaralı
hadisin şerhinde açıkladığımızdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.
Ancak bazı hallerde
dinler hakkında gıybet etme hakkı doğarsa da, ölüler hakkında gıybet etme hakkı
hiçbir zaman doğmayacağı için onlar
hakkında gıybet etmek
hiçbir zaman caiz olmaz.
Tîbî'nin de ifâde
ettiği gibi bu hadis-i şerifte gıybet etme ribanın çeşitleri arasına sokulmuş ve
ribanın en şiddetlisi olarak gösterilmiştir. Bu durum mal değişiminden doğan
meşhur ribâ çeşitlerine halk arasında maruf olmayan bir ribâ çeşidi daha ilave
etmektedir.